23 Şubat 2006

nasıl anlatsam?
















onu nasıl anlatsam diye düşünürken,aklıma ona uygun bir şiir bulmak geldi..o şiir olmaz buda olmaz derken saatler geçti..ve ona uygun şiiri bulamadım.bulamazdım çünkü o kadar güzellere layıktı ki ona layık olanı bulamadım.en sonunda kendim birşeyler yazayım dedim elimden geldiğince..dost desem dost değil, canımda..nasıl anlatsam ki?onun yanında tüm maskelerim düşer.maskeye gerek yoktur.zaten maske olsa hemen anladığını anlarım bakışında..zekidir..oyuna gelmez,gelsede geliyormuş gibi gözükür.candır,vefalıdır(hemde çokkkk)hay Allah bu gözlerim neden sulanıyor? anlayamadım..neden içim coşuyor?kimbilir kaç kez onun omuzu benim, benim omuzum onun gözyaşları ile ıslandı..kibilir kaç kez işaret parmaklarımızı birbirimize sallayarak,gözlerimizi açmış bir şekilde bağırdık..ama hiç küsmedik.neden?kimbilir..hayata bu kadar sıkı sarılmış başka birini tanımadım..bu kadar güçlü..hayat onu üzdüğünde çok üzülürüm..ama belli etmemeye çalışırım.çünkü çünkü....(bu nokta noktaların ne olduğunu muhakkak soracaktır)o cevapsız soruları ve meseleleri sevmez.netliği sever..o yüzden ya hırpalar insanlar onu..offffff ben neden böyle birşey yaptım ki?onu anlatmaya kalkıştım..bir dağ gibi yaklaştıkça büyüyor.onu çok seviyorum o bunu biliyor.oda beni çok seviyor bende bunu biliyorum.sevgimizi göstermemiz esirgememiz çokkk güzel..yine de söyleyim seni seviyorum can'ım benim...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sen bu yazıyı 23 Subat 2006'da yazdın. Ben senin sitene yorum yazılabildiğini daha dün farkettim. Ama sanıyorum ki bloğunun daha önce bu özelliği yoktu. Çünkü eski yazılarda yorum yok.

Ahhhhhh bu yazı. Defalarca okudum ve her seferinde ağladım. Neden böyle çılgınca ağlıyorum...
Duygularımız karşılıklı, bu kadar çok seviyoruz işte birbirimizi, bu kadar içten...

Senden ayrılırken -2001 yazında- sana sayfalar dolusu bir mektup yazmıştım. Orada anlatmıştım aslında herşeyi. Amerika'ya giderken yine senin omuzunda bıraktım kendimi. Korkularımı sana anlattım yine. Normal bir telefon konuşmamız yok seninle. Ya çok mutluyum, ya ağlıyorum.

İyi ki varsın ve her seferinde uçurumdan düşmemek için kazağına yapışıyorum. Ama o kazak bir gün ya koparsa....