
Dalgın yürüyorum, küçük küçük kum tanelerinin üzerinde….Ayağımın altında ki zeminin kayganlığından, yorulmuş baldırlarım. Ayaklarım, sanki tonlarca yük taşır gibi ağır ve sırtım kamburlaşmış yorgunluktan…Gözüm hasret kalmış yeşile, çiçeğe…Ruhum yorgun, bedenim yorgun…Yolum uzun…Önüm, arkam, sağım, solum hep aynı çöl..Bitsin bu yol…Bitsin…İsyandayım…Bunaldım..Yeter…İşkence bu yol bana…Bu yol, bir bıçak gibi saplanmış hayatıma, kanatır yaralarımı durmadan…Yanımdan geçenler, benden farksız…Onların da, sırtı eğilmiş yere…Sönmüş gözlerinin feri…Ve sanmaktayız hepimiz, dünya buradan ibaret… Ölüm tek tesellimiz…Artık güldüremez yüzümüzü hiçbir sevinç. Çünkü sevinç buralardan gitmiş...Yüzlerimiz gülümsemeyi unutmuş.
Ama neden bu cefa? Nasıl düştük biz bu yollara? Kurtulmalıyım…kurtulmalıyım…Ama nasıl? Ahhhh bir çare.. Feryadı yankılanıyor beynimde. Günler, günleri kovaladı ve bir mucize oldu… Evet evet bir mucize…
Ne mi oldu? Boşverin...Neyse peki peki…Söyleyim ne olduğunu...Burnumun dibindeki gerçeği gördüm… Beynimi, kalbimi sardı hakikat…Ruhumu ateşe verdi..
Gözlerimin feri geldi… Ayaklarımdan yük gitti… Belim doğruldu… Yüzüme huzur ifadesi oturdu.. Ayaklarım yürümüyor, koşuyor koşuyor…
Ben şaşkın nereye gideceğim, nereye varacağım durunca… Beni böyle hareketlendiren enerji neredeydi bunca zaman?Nereden esti bu rüzgar? Aman Yarabbi burası neresi? Sağı solu uzun uzun ağaçlar, yeşil gölgelikler altında yemyeşil çimen ve başımı kaldırdığım da masmavi gökyüzü…Yüzümü yalayıp geçen, ve geride ürpertisini bırakan meltem…İliklerimi ısıtan, ağaçların arasından süzülerek gelen güneş… Ben şaşkın, ben durmuş bir beyinle bakmaktayım çevreme… Anlamaya çalışmaktayım hakikatin gücünü ve Hakikatin gücünün beni getirdiği yeri… Bırakın düşünmeyi, hayal etmeyi bile düşünemeyeceğim bir yer burası… Huzur burada. sükunet burada…Güzellik burada…
Ayaklarım yorgun değil… Sırtımda eğik değil.. Gülmeyi unutan yüzüm de, sürekli bir tebessüm… Kanım, deli gibi akmakta, oradan oraya, tüm vücudumda..
Ben neredeydim bunca zaman? Ben miydim o yolculuğun ve o acıların tek sorumlusu?Ama neden göremedim burnumun dibini? Neden uzak kaldım hakikatten? Ve neden kendimi o çöllerin içine hapsettim? Ah ben, bana neden ettim bunu? Neden hep hayatı suçladım?
Ama, neyse ki buradayım…Ve burada olmak için, elimden geleni yapacağım…Çünkü biliyorum ki; hakikatten uzak kalınca yine aynı şeyleri yaşayacağım…Ve elbette o çöllerde kalanlar için duacı olacağım…
Hakikat…
7 yorum:
merhaba...
app.
Gerçekler bazen can acıtabilir,
bazen kabullenilemez olabilir,
bazen göz görse de görmek istemeyebilir,
bazen yok sayılmak istenebilir.
Ama,
gerçekler, gerçektir.
hayırlı iftarlar...
Teyzos gelmis hosgelmis :)
Ya sen nerelerdesin ya
pardon kimsiniz??
geldiğiniz yere gelmeyi rabbim bizede nasip etsin
Yorum Gönder